Sayfalar

15 Ağustos 2013 Perşembe

107 SEYİRCİ, BU HOCAYA ÇOK BİLE !



Mehmet AYSAN

FIFA Sıralamasında 28. sırada aldığı takımı, aldığı kötü sonuçlar sonucunda 58. sıraya düşüren,

Gruptaki takımlardan sadece Andorra ve Estonya karşısında maç kazanabilen,

Hollanda, Romanya, Macaristan, Estonya ve Andorra'nın olduğu grupta 4. sırada olmayı başarabilen,

Dünyanın birçok takımında banko oynayabilecek bir oyuncu olan Selçuk İnan'ı şahsi kaprisleri ve torpilci forma dağıtımı yüzünden en kritik maçlarda yedek bırakıp, kötü sonuçlardan sonra oynatmaya başlayan,

Elindeki kadroda Şampiyonlar Ligi çeyrek finali oynamış 4, UEFA Avrupa Ligi yarı finali oynamış 7 oyuncu olmasına rağmen, bir türlü kadro istikrarı sağlayamayan,

"Yüzde 5'lik gruptan çıkma şansımız, birden yüzde 95'e çıkabilir" türünden, kendinin de inanmadığı saçma yorumlar yapan,

Maça gelen seyirci sayısı, basın mensuplarından bile az olmasına rağmen, "bana göre bu seyirci sayısı, bu maç için normal" diyen,

Milli Takım'ı ne statta, ne TV'de ne de gazetelerde takip etme isteğini ve keyfini koca bir ulusa unutturan,

Daha bir kaç yıl önce UEFA'ya üye olmuş ülkelerin Milli Takımlarına bile maç ve puan kaybeden,

Bunca rezalete ve başarısızlığa rağmen, istifa etmeyen, etmeyi düşünmeyen,

76 milyonluk bir ülkenin Milli Takımı'nı, daha evvel yönettiği 200 taraftarı olan bir takımı yönetir gibi yöneten,

Koskoca Milli Takım'a ve Türk Halkı'na galibiyetin ne olduğunu unutturan,

bir teknik adamın çalıştırdığı Milli takımın maçına 107 seyirci gelmesi inanın çok bile...

5 Aralık 2011 Pazartesi

GALATASARAY TARAFTARI OLMAK

Mehmet AYSAN

Twitter' deki kadim dostlarımdan biri, bio' mda yazan "Profesyonel Galatasaray taraftarı" ibaresi için, nasıl oluyor diye sorunca, düşünmeye başladım. Nedir acaba Profesyonel Galatasaray taraftarlığı diye. Aklıma gelenleri de alt alta dizdim. Bilmem katılırmısınız.



Herşeyden önce, maç kaybettiği gün spor programlarını izlememek, kazandığı gün bütün yorumları ve görüntüleri onlarca kez izleyebilmektir. Maçın tekrar görüntülerini izlerken bile, heyecanlanmaktır. Yalnız başınıza maç izlerken bile, attığı gole bağırabilmektir.



Yeni çıkan formasını satın alabilmek için, para biriktirmek, alınan formayı giymeye kıyamayıp, en güzel dolapta saklamaktır. Kendi taraftarlarından bile kıskanmaktır takımı. Sadece kendine ait saymaktır. En yakın dostlarla bile, uğruna tartışmayı göza alabilmektir.



Evlilik yıldönümü, doğum günü gibi özel günlere, UEFA Kupası yıldönümünü eklemektir. Saat üçte maça girip, penaltılara kadar uzamasının ardından 18-17 kaybedip, saat onbirde stattan çıkmak, ama yine de gönül koymamaktır. Maçtan sonra, Ankaragücü taraftarları tarafından kovalanmaktır.



Kendini tanıtırken, belirtme gereği duymak, taraftarlığı apolet gibi taşımaktır. Önündeki boş bir kağıdı can sıkıntısından karalarken, kendi isminle beraber Galatasaray yazabilmektir. Kendin ne kadar kızarsan kız, başka birinin laf etmesine dayanamamaktır.



Sevmektir herşeye rağmen takımı, içinde bir yerlerde sıcacık hissetmektir. Profesyonel değil, aslında amatör bir sevdadır bu taraftarlık. Şampiyonluk maçını, oturarak izleyemiyorsanız, bu tadı siz de yakalamışsınız demektir...

22 Kasım 2011 Salı

DERBİDE SON GÜLEN MUSLERA



Cansu UTKAN

Bir futbolcuya birkaç maçla olumlu ya da olumsuz sıfatlar biçen futbol basınının kırmızı kartla oyun dışı kaldığı bir derbi izledik. Ne yazmıştı bu basın?
“Galatasaray kaleci arıyor”, “Muslera gidiş sinyalleri veriyor”, “Mondragon’dan sonra gelenler tutmadı”…. Bu başlıklar dünyanın sayılı kalecileri arasında yer alan Muslera için atılmıştı. Ligin ilk haftalarında her kalecinin yapabileceği hatalardan yaptığı için üstü çizilmişti. Maçın adamı seçilen Muslera için şimdi atılan övgü dolu başlıklar bu nedenle Türkiye’deki spor basınının ne kadar aciz olduğunu gözler önüne seriyor.
Muslera’nın bu kadar ön plana çıkmasının sebebi sadece kurtarışları değil. Defansif orta saha kavramının yerle bir olduğu bir Galatasaray izledik bu derbide. Sezonun başından beri Melo’ya gerekli defansif yardımlarda bulunamayan Selçuk bu maçta da bu gidişata devam etti fakat Galatasaray için defansın çöküşü Melo’nun açıklanması zor çıkışları, top kayıpları, rakibi gol yoluna sokan yanlış pozisyon alma gafletleriyle başladı. Maçın 20. Dakikasından sonra Quaresma’yla Simao’nun birbirine yaklaşarak kanatlardan ve göbekten buldukları koşu yolları Galatasaray’ın defans hattını sildi. Simao ve Quaresma ile adam adama savunma örneği sergilenemezken Semih’in kendisinden 15 santimetre uzun Almeida ile girdiği ikili mücadelelerdeki hırsı ve başarısı Galatasaray’da defans adına tek ismin bu formayı hak ettiğini tekrar gözler önüne serdi.
Eğer Beşiktaş’ta Almeida’nın yerinde daha iyi gol vuruşu olan, kısa mesafe şutları atabilen bir santrfor olsa Beşiktaş’ın gole ulaşması işten bile değildi.
Galatasaray’ın çıktığı hücümlardan boş dönmesinde ise başrolü Kazım oynadı. Galatasaray’ın kanatlardan ceza alanına pas üretirken yaşadığı sıkıntıydı buna yol açan. Sonradan giren Riera’nın koşu yolunda yaptı enfes çalışmlardan ceza alanında pas alamayan forvetler de hücumdaki sıkıntıyı özetledi.
Beşiktaş taraftarı 65. Dakikada soyunarak Van’a çok güzel bir destek örneği sergiledi ve tüm takımlardan alkış aldı.
Aynı taraftarın çizgi dışındaki Eboue’ye çakmak ve bozuk para atması ve deplasmanda maça çıkan her futbolcu gibi Eboue’nin de fazladan tepki göstermesine küfür yağdırması hanelere eksi olarak geçti. .Çakmak atılmasını sorgulamayıp Eboue’nin kendini yere atmasına tepki göstermek fanatizmin geldiği boyutu güzel özetliyordu.
Bunca gerginliğe rağmen Galatasaray- Fenerbahçe maçındaki gibi futbolcuların birbirine saldırdığı görüntüler görmememiz her iki takımın da oyuncuların sağduyusundan kaynaklandı. Bu tür durumlarda fevri çıkışlar yapan Hasan Şaş’ın bile gerginlik yaratmadığını görmek derbiler açısından olumlu bir gelişme olarak yorumlanabilir fakat şiddetten konuşmak için henüz erken; asıl sağduyu sınavı 7 aralıkta….

26 Haziran 2011 Pazar

COPA AMERICA BAŞLIYOR



Mehmet AYSAN

2011 Copa América turnuvası 1 Temmuz cuma günü, Arjantin - Bolivya maçı ile başlıyor. Turnuvaya ev sahipliğini Arjantin yapacak. Maçlar A Haber kanalından canlı olarak yayınlanacak. Turnuvanın maçları saat farkından dolayı, genellikle gece yarısına denk gelecek. 12 takımın şampiyon olmak için mücadele edeceği turnuva, 24 Temmuz Pazar günü oynanacak final maçı ile son bulacak.

Turnuvanın grupları;

A GRUBU

Arjantin
Kolombiya
Kosta Rika
Bolivya

B GRUBU

Brezilya
Paraguay
Ekvador
Venezuella

C GRUBU

Uruguay
Şili
Meksika
Peru

Futbolsuz kalmaktan sıkılan futbolseverler için, Copa America, önemli bir ihtiyacı giderecektir. İyi seyirler.

25 Haziran 2011 Cumartesi

CESC YUVAYA DÖNÜYOR



Cansu UTKAN

Katalan olan Fabregas futbola Barça'da başladı. 2003 yılına kadar Barça'nın alt yapısında olan Fabregas, takımının A takımına geçmeden Arsenal'e transfer oldu. Birçok futbolsever tarafından Barça’nın bu tutumu eleştirilmişti, bense o zaman da şu an da bunun her iki taraf açısından en doğrusu olduğunu düşünüyorum. Cesc 2003’te Arsenal’a giderek kendisi için en iyi kararı vermişti. Gerek öldürücü pasları( ki bu paslar en kararlı savunmayı bile etkisiz hale getiriyor, bunu Arsenal’da gördük), gerekse üstün gol sezme yeteneğiyle ve topu oyalamadan direkt gole en yakin noktaya aktarmasıyla Cesc ; yedek bırakılarak ziyan edilecek son futbolculardandır. 4-3-3 düzeninde oynayan Barça’da Cesc’in yedek kalması işten bile değildir çünkü sistemlerinde üçlü ortasaha var ve bunların ikisi Xavi-Iniesta iken biri her zaman defansif bir oyuncu oluyor, ayrıca takımda daha az söz sahibi olacak Xavi-Iniesta ikilisi varken, klişe tabirle rütbesiz asker gibi olacak. oysa Arsenal'da takımın lideri olarak izlemesi çok daha keyifliydi kendisini.



Malesef Arsenal’a transfer olduğundan beri kendisi hakkında Barça’yı istiyor, ha geldi ha gecelecek manşetleri eksik olmadı. Maalesef diyorum çünkü adamın Barça’ya olan zaafı apaçık ortada fakat Arsenal’ın harika kontrol mekanizması ve üstün menajerlik başarısıyla bu durum geciktirildi ama beklenen son çattı geldi.



Cesc artık yuvasına dönüyor.

Bir Barça sempatizanı olsam da böyle bir yeteneği yedek kulübesinde görmeyi yüreğim kaldırmaz. Xavi’nin hali hazırda en az iki sene daha etkin rol acağı ilk 11’de kim ne derse desin Cesc hak ettiği değeri Barça’da bulacak olsa da hak ettiği oyunu burada gösteremeyecek. Ancak altyapıdan yetişen Katalanların o harika uyumunu daha sahaya gireceği ilk maçta bile göreceğiz, bu açıdan zevkle seyredeceğimiz kesin.

YENİ BİR YAZAR, YENİ BİR BAŞLANGIÇ...



Mehmet AYSAN

Kaç zamandır ihmal ettiğim ve bana küs olduğunu düşündüğüm blogumuza taze bir başlangıçla, yeniden nefes veriyoruz. Futboldan hakikaten anlayan bayan yoksunu ülkemizde, futboldan gerçekten anlayan ve futbolu severek takip eden sayın Cansu UTKAN, bugünden itibaren bizimle olacak.

Cansu hanım hoşgeldi, şeref verdi... İşte ilk yazısı...

NOT; bu arada ne zamandır yazı göndermeyen arkadaşlara da sitemlerimi iletiyorum...

26 Nisan 2011 Salı

Spor Toto Süper Lig'de 30. Haftanın Panoraması



Spor Toto Süper Lig'in bitimine 4 hafta kala lider değişti. Haftalardır 1-0'lık skorlarla galip gelen Trabzonspor, Bülent Uygun'un takımı Eskişehirspor ile golsüz berabere kalarak tahtını Bucaspor'u 5-3 yenen Fenerbahçe'ye kaptırdı. Şampiyonluk yarışında bunlar olurken Cenk Tosun'lu Gaziantepspor'un Avrupa yolundaki yürüyüşü devam etti. Tolunay Kafkas maç sonunda hedeflerinin üçüncülük olduğunu açıkladı. Galatasaray, Türk Telekom Arena'da Kayserispor ile 1-1 berabere kalırken Beşiktaş da Konyaspor deplasmanından 1 puanla döndü.

Bu hafta sonu Trabzonspor ve Fenerbahçe maçlarını 1 Mayıs'ta, aynı saatte oynayacak. Pazar günü saat 19:00'da şampiyonluk heyecanı yine milyonları peşinden sürükleyecek, Beşiktaş-Galatasaray derbisi ise Cumartesi oynanacak.
Şimdi bu haftaya dönüyoruz ve haftanın en dikkat çekenlerini sıralıyoruz...

HAFTANIN TAKIMI: FENERBAHÇE

Spor Toto Süper Lig'in bitimine 4 hafta ala ligde lider değişti. 3-1 geriye düştüğü maçta taraftarının desteğini arkasına alan Fenerbahçe, Aykut Kocaman'ın da yerinde değişiklikleriyle bir anda oyunu lehine çevirdi ve maçtan 5-3'lük galibiyetle ayrıldı. Trabzonspor'un beraberliği tüm takımların kalan 4 haftada puan kaybedebileceğinin en büyük işareti. Liderlik koltuğunu tekrar Trabzonspor'un elinden alan Fenerbahçe Haftanın Takımı oldu. Gaziantepspor ve Ankaragücü de oynadıkları etkili oyunla büyük alkış aldı.

HAFTANIN FUTBOLCUSU: CENK TOSUN (GAZİANTEPSPOR)

Gaziantepspor'a bir geldi, pir geldi. Bir anda takımın çehresini değiştiren Cenk Tosun oynadığı futbolla da Türk Futbolu'nun yeni yıldız adayı olarak ortaya çıktı. Ligde 10 gole ulaşan Cenk Tosun takımının Antalyaspor'u 2-1 yendiği maçta 2 güzel gole imzasını attı. Gaziantepspor'u Avrupa'ya uçurmaya hazırlanan Cenk Tosun Haftanın Futbolcusu oldu. Cenk'in yanı sıra Bucaspor'lu Abdülkadir 2 gol 1 asistle oynarken taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazandı. Fenerbahçeli Alex de 1'i penaltıdan olmak üzere 2 gole imzasını attı.

HAFTANIN İLK 11'İ:

Gökhan Değirmenci (Kayserispor)
Ömer Erdoğan (Bursaspor)
Hasan Ali Kaldırım (Kayserispor)
Gabriç (Ankaragücü)
Zec (Gençlerbirliği)
Turgut Doğan Şahin (Ankaragücü)
Abdülkadir (Bucaspor)
Amrabat (Kayserispor)
Alex (Fenerbahçe)
Emenike (Karabükspor)
Cenk Tosun (Gaziantepspor)

HAFTANIN GOLÜ: EMRE BELÖZOĞLU (FENERBAHÇE)

Fenerbahçe'de Emre Belözoğlu kariyerinin en güzel gollerinden birini attı Buca maçında. Bu sezonki 4. golüne imzasını atan Emre ceza sahası dışının sağ çaprazından harika vurdu ve topu tam köşeye gönderdi. Emre Belözoğlu'nun bu golü haftanın en güzel golü olarak değer kazandı.

HAFTANIN KARA HABERİ: ÇABUK DÖN ÜMİT KURT

Spor Toto Süper Lig'de bu sezon ilk defa forma şansı bulan ve çıktığı ilk maçta gol atan Ankaragücü futbolcusu 1991 DOĞUMLU Ümit Kurt, büyük bir şansızlık yaşadı.

Genç futbolcu maçın 3. dakikasında fileleri havalandırdıktan kısa bir süre sonra 8. dakikada ayağının üstüne düşerek, sakatlandı.

Ambulansla hastaneye kaldırılan Ümit'in sol ayak fibula kemiğinin kırıldığı açıklandı.

TOLGA'NIN BURNUNDA 3 KIRIK

Trabzonspor'da Onur Kıvrak'ın sezonu kapatmasından sonra kaleyi devralan file bekçisi Tolga Zengin de sakatlandı. Eskişehirspor maçının 83. dakikasında rakibiyle çarpışan tecrübeli kalecinin burnunda üç kırık meydana geldi ve maçın ardından hemen ameliyat edildi.

HAFTANIN NOTLARI:

- Spor Toto Süper Lig'de Bursaspor, sahasında konuk ettiği Manisaspor'u 2-1 mağlup etti ve 6 maç aradan sonra 3 puanla tanıştı.
- Süper Lig'de en son golünü geçen sezon 16 Mayıs 2010'da oynanan Fenerbahçe-Trabzonspor maçında atan Güiza, sonradan girdiği müsabakada takımının golünü kaydetti.
- Spor Toto Süper Lig'de deplasmanda Bucaspor'u 5-3 mağlup eden Fenerbahçe, ligdeki yenilmezlik unvanını 133 güne çıkardı.
- Galatasaray, Kayserispor ile 1-1 berabere kalırken, evinde oynadığı son 5 resmi maçtan da 3 puan çıkaramadı.
- Bursaspor'a 2-1 mağlup olan Manisaspor, son 6 maçta galibiyet alamadı.
- Spor Toto Süper Lig'de 6. sezonunu geçiren Sivasspor, Süper Lig'de 200. maçına Karabükspor deplasmanında çıktı.

TRABZONSPOR VE FENERBAHÇE'NİN SON 4 MAÇI:

Trabzonspor'un (70) son 4 maçı
Gaziantepspor
Bucaspor (D)
İstanbulspor BŞB
Karabükspor (D)
Fenerbahçe'nin (70) son 4 maçı
İstanbulspor BŞB
Karabükspor (D)
Ankaragücü
Sivasspor (D)

HAFTANIN PROGRAMI:

29 Nisan Cuma:
20.00 Sivasspor-Gençlerbirliği (Sivas 4 Eylül)
30 Nisan Cumartesi:
15.00 Medical Park Antalyaspor-Bucaspor (Mardan Antalyaspor)
15.00 Kasımpaşa-Konyaspor (Recep Tayyip Erdoğan)
19.00 Beşiktaş-Galatasaray (Fiyapı İnönü)
1 Mayıs Pazar:
15.00 Manisaspor-Eskişehirspor (Manisaspor 19 Mayıs)
19.00 Kayserispor-Bursaspor (Büyükşehir Belediyesi Kadir Has)
19.00 Fenerbahçe-İstanbul Büyükşehir Belediyespor (FB Şükrü Saracoğlu)
19.00 Trabzonspor-Gaziantepspor (Hüseyin Avni Aker)
2 Mayıs Pazartesi:
20.00 Ankaragücü-Kardemir Karabükspor (Ankara 19 Mayıs)

GOL KRALLIĞI:

21 GOL: Alex (Fenerbahçe)
15 GOL: Niang (Fenerbahçe)
15 GOL: Burak Yılmaz (Trabzonspor)
14 GOL: Emmanuel Emenike (Karabükspor)
11 GOL: Joshua Simpson (Manisaspor)
10 GOL: Cenk Tosun (Gaziantepspor)

kaynak: www.ntvspor.net