.jpg)
Mehmet AYSAN
Fenerbahçe, nefes nefese geçen bir sezonun ardından, şampiyonluğu Bursaspor’a kaybetti. Yankıları günlerce sürdü. Aziz Yıldırım istifa mı edecek, suçu kime bulacak diye konuşulurken, çıkıp basın toplantısı ile göreve devam edeceğini söyledi.
Sadece devam edeceğim demedi, kendisinden başka kim varsa etrafta hepsini suçladı. Rüştü, Fenerbahçenin rakibi olan takımların oyuncularına, mesaj atıp, korkmadan oynayın diyormuş, Melih Gökçek futboldan elini çekmeliymiş, İstanbul Belediyesinin harfiyat işlerine talipmiş (ne alakaysa), vs, vs…
Geçtiğimiz günlerde Mali Genel Kurulda bir daha konuştu Yıldırım. Muhalefettekilere, benim yetiştirdiğim talebelerim dedi, şampiyonluğun kaçmasında Ali Şen’in de payı var dedi ( yakında küresel ısınma da etkiliydi diyecek), tek büyüğüz dedi.
Bu açıklamalardan sonra, çok sorulacak soru var Aziz Yıldırım’a, birkaç tanesini biz soralım ;
1) Daha evvel başarısız diye kovulan Daum’u apar topar takımın başına Melih Gökçek mi getirdi?
2) Üç yıl şampiyonluk sözünü, Rüştü mü verdi?
3) Bayan sporcular kupayı uzattıklarında, yanındaki yöneticiyi işaret edip, “ben futbolunkini kaldıracağım” diye Ali Şen mi dedi?
4) Hakem odasını basıp, hakeme küfreden muhalefetteki yetiştirdiğin iyi talebelerinden biri miydi?
5) Hafriyat işine girmeyi, Bilica’nın çukur açma yeteğini gördükten sonra mı karar verdiniz?
6) Biz sadece futbol değil, spor kulübüyüz derken, hafriyat şubesi açılışı mı duyurulmak istendi?
7) İhalelere girme işi, hafriyat ile sınırlı mı, çöp toplama, kanalizasyon gibi işlerle ilgili de ihalelere katılacakmısınız?
8) Hafriyat işi alırsanız başına geçecek adam belli, Bilica, çöp toplama için Lugano, kanalizasyon için Emre Belözoğlu düşünülebilir mi?
9) UEFA Kupasında çeyrek finali göremediğiniz, Türkiye Kupasını 28. Yılında da alamadığınız ve Üç yıl Şampiyonluk sözü verdiğiniz ligi, daha ilk yılında kaybettiğiniz ve kazanmış gibi eğlendiğiniz bir sezonun sonunda dahi eleştiri kaldıramıyorsanız, sizi ne zaman eleştirebiliriz?
Gerçekten bu kadar yüzsüzlük fazla artık, yönetici durumundaki bir insan, başında bulunduğu kurumun, başarılarını sahiplendiği gibi, başarısızlıklarda da sorumluluğu almalıdır. Başkalarını suçlayarak kamuoyunun gözü önünde komik duruma düşmektedir. Bu söylediklerine birkaç fanatik Fenerbahçe taraftarı ve daha evvel Passat hediye ettiği, yalaka spor yazarları ciddiye alır.
Bu yazının ardından, bazı Fenerbahçeli dostlar ve arkadaşlar; “sana ne arkadaş takım bizim, başkan bizim” diyebilir. Öyle diyecekler için şimdiden söyleyeyim;
Acı çekmek özgürlükse, özgürsünüz hepiniz de…
abi süper yazmışsın. eline sağlık
YanıtlaSil