Sayfalar

17 Mayıs 2010 Pazartesi

SEZONUN ARDINDAN -1



Levent ÇAKMAK

Büyük ümitlerle girilmişti 2009-2010 sezonuna. Bir yanda Keitalar, Elanolar a milyon eurolar saçılırken diğer yanda Santoslar, Tabatalar, Baroniler, Ferrariler derken sırf “3 büyük!” takımımızın transfer harcadığı paralar Yunanistan’ı bugün krizden kurtarmaya yetecek meblağa ulaşmıştı. Bir yanda Sivas ne yapacak sorusu akılları kurcalarken diğer yandan İmparator! Önderliğindeki milli takım için Dünya Kupası hayalleri kurulmaya başlamıştı.

Beklenildiği gibi oldu her şey ve ligde esmeye başlayan Galatasaray fırtınası aynı zamanda Avrupa maçlarında da kendini hissettiriyordu. Bursaspor’un aldığı galibiyetler pek de dikkat çekici değildi. Silindir gibi bir Galatasaray vardı ligde. Avrupa macerasını erken kapatan Sivasspor için çok da şaşırılmadı. Zaten herkes biliyordu ki bu iş yedek kulübesi tekmelemeyle! olacak iş değildi. 25 Ekim 2009 tarihine kadar her şey olağan gidiyordu. Milli takım elendi! diyenler olabilir fakat her gerçek futbol izleyicisi zaten böyle bir sonucu bekliyordu. 25 Ekim akşamı FB-GS maçının ilk dakikalarında sarı karta bile gerek görülmeyen! Bir pozisyon sonucunda Baros 5 ay sahalardan uzak kalacak ve ligin kaderi değişecek deseler kim inanırdı ki? . Maç kadıköyde ise tabiî ki herkes inanırdı. O günden itibaren Galatasarayda başlayan düşüş Beşiktaşla devam edip sezona sadece Galatasaray maçları için hazırlanan Fenerbahçeye kadar bulaşınca Bursaspor ismi herkes tarafından daha çok söylenir oldu. Ama 2 senedir Sivassporun başına gelenler düşünülünce insanlar rahatlıkla “İmkansız” diyebiliyorlardı. 27. haftaya kadar rolantide gitti lig. Avrupa kupalarıda öyle! Beklendiği gibi birer birer döküldü takımlarımız sırasıyla… 27. haftada Ali Samiyen de Sarı Lacivertlilerin çimlere gömülmesini bekleyenler büyük bir sürprizle karşılaştılar ve Sinem Koballa birlikte futbolu unutan Arda (Messi!) önderliğinde ruhsuz futbolcular topluluğu ezeli rakiplerini kendi seyircisi önünde tekrar hayata bağladı.

Bu maçı takiben gelen Fenerbahçenin 30 haftada ki Beşiktaş galibiyetiyle sessiz sedasız koşusunu sürdüren Bursasporla zirvedeki yarışı iyiden iyiye kızışmıştı. Ne gariptir ki 30 hafta sessiz sedasız geçen lig 30. haftadan sonra Fenerbahçe yöneticilerinin 2hafta sonraki maçları hakkında konuşmaya başlamasıyla ve 3 hafta boyunca önlerine gelen takımların rakip kaleyi tutan şutları bile olmadan maçları mağlup bitirmeleriyle ciddi biçimde kirlenmiş ve sakinliğini yitirmişti. Öyle ki Gökçekler önderliğindeki çete yüz yıllık çınarın cefakar taraftarını bile takımına küstürmüştü. Ayak oyunları , masa başı oyunlar, oyunculara her fener maçı öncesi gelen şike teklifleri İlahi adaleti göreve çağırıyordu. Kazılan penaltı noktaları, ilginç kaleci kurtarışları! , ilginç gol sevinçleri döndü dolaştı sahiplerine tabiricaizse patladı!. Kupa finali ve kadıköyde ki şampiyonluk maçı. Hiç uzun uzun anlatmaya gerek yok az önce gördüğüm bir söz hepsini açıklıyor; Victor Hugo Fenerlileri görse Sefilleri baştan yazardı. 34 hafta boyunca delikanlıca savaşan ve 3 İstanbul takımını da yenerek şampiyonluğu ne kadar hak ettiğini kanıtlayan Bursaspor’a yürekten tebrikler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder